Türkler Arasındaki En Yaygın Inanç Maniheizm Nedir ?

Kerem

New member
Maniheizm Nedir?

Maniheizm, 3. yüzyılda Pers İmparatorluğu'nda Mani tarafından kurulan bir din ve felsefi sistemdir. Bu inanç, zıtlıkların bir arada varlığını kabul eder ve bu zıtlıkları iyi ile kötünün savaşı olarak tanımlar. Maniheizm, hem dini hem de felsefi bir öğreti olarak, hem Orta Asya'da hem de Batı'da birçok kültürü etkilemiş, geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu dinin temel öğretisi, evrenin iki ana güç arasında süregelen bir mücadeleye sahne olduğu fikridir: ışık (iyi) ve karanlık (kötü). Maniheizm, bir zamanlar özellikle Türkler arasında yaygın bir inanç sistemi haline gelmiş, ancak daha sonra Hristiyanlık ve İslam’ın yayılmasıyla etkisi azalmıştır.

Maniheizmin Temel İnançları

Maniheizmdeki temel inanç, evrenin iki ana güç arasında mücadele etmesidir: Işık ve Karanlık. Bu dinin kurucusu Mani, insanın hayatının amacının, bu zıt güçlerin savaşında "ışığı" yani iyiliği desteklemek olduğunu öne sürmüştür. Işığın en yüksek hali Tanrı'dır ve karanlık ise onun karşıtı olan bir güç olarak tanımlanır. Manihistler, insanların ışığa ulaşmak için ruhlarını karanlıktan arındırmaları gerektiğine inanırlar.

Bu öğretiye göre, ışık ve karanlık arasındaki mücadele, bir insanın içindeki iyi ile kötü arasındaki mücadeleyi de temsil eder. Maniheizmde ahlaki bir yaklaşım, insanın hayatını “ışığı” seçerek yaşamaya yönlendirmeyi amaçlar. Dini ritüellerde, Manihistler, dua ve meditasyon yoluyla içsel bir arınma gerçekleştirmeye çalışırlar.

Türkler Arasında Maniheizmin Yayılma Süreci

Maniheizm, Türkler arasında özellikle Orta Asya'da, 7. ve 8. yüzyıllarda yayılmaya başlamıştır. Bu dönemde, Türk boylarının büyük bir kısmı, daha önce Şamanizm ve Tengricilik gibi inanç sistemlerine sahip olsalar da, Maniheizm’in etkisi altında kalmışlardır. Türklerin Orta Asya'daki göçebe yaşamları, birçok farklı kültür ve dinle tanışmalarına olanak tanımıştır. Bu din, özellikle Uygurlar arasında büyük bir etki yaratmış ve Maniheist öğretiler, onların kültürlerine entegre olmuştur.

Uygurlar, Maniheizm’i resmi olarak kabul eden ilk Türk topluluğu olarak bilinirler. Uygur Türkleri, 8. yüzyılın ortalarında Maniheizm’i benimsemiş ve bu dini öğretileri devlet düzeyine kadar yaygınlaştırmışlardır. Uygur sanatında ve yazılı eserlerinde, Maniheist öğretilerin etkisi açıkça görülmektedir. Ayrıca Uygurlar, bu dinin öğretilerini kısmen Çin'e de taşımışlardır.

Maniheizmin Türk Kültürüne Etkileri

Maniheizm, Türkler arasında yayılmadan önce, Şamanizm ve Tengricilik gibi inançlarla iç içe geçmişti. Ancak Maniheizm, özellikle ahlaki bir rehber olarak Türk toplumlarında derin bir etki bırakmıştır. Türkler, Maniheizm’in ışık ve karanlık arasındaki mücadeleyi anlatan öğretilerini kendi kültürel inançlarıyla harmanlamışlardır. Bu inanç sistemi, ayrıca Türklerin sanatı, edebiyatı ve toplumsal yapıları üzerinde de iz bırakmıştır.

Maniheizm, birçok Türk topluluğunda sadece bir inanç sistemi olmaktan öte, bir kültürel kimlik unsuru haline gelmiştir. Uygurlar, Maniheizm’i kabul ettiklerinde, bu dini öğretileri kendi yazılı belgelerinde, sanatsal ifadelerinde ve toplumsal yaşamlarında somutlaştırmışlardır. Manihistlerin dini figürleri ve sembollerinin yer aldığı taşlar, heykeller ve yazıtlar, Türk sanatının önemli parçalarından biri olmuştur. Ayrıca, Maniheist öğretilerin yazılı hale getirilmesi, Uygur alfabesinin gelişmesine katkı sağlamıştır.

Maniheizm ve Türklerin İslamiyet'e Geçişi

Maniheizm, özellikle Uygur Türkleri arasında önemli bir inanç sistemi haline geldikten sonra, 9. yüzyıldan itibaren İslamiyet’in etkisiyle yerini başka inançlara bırakmaya başlamıştır. Ancak İslamiyet, Türkler arasında yayılmadan önce Maniheizm’in etkisi, Türklerin dünya görüşünü şekillendiren önemli bir öğreti olmuştur. Türkler, bu dinin öğretileriyle tanıştıkları dönemde, maneviyat, ahlaki değerler ve evrenin doğası hakkında farklı bir anlayış geliştirmişlerdir.

İslamiyet'in Türkler arasında yayılmasının ardından, Maniheizm’in etkisi büyük ölçüde azalmış, ancak eski Maniheist inanışların izleri bazı Türk topluluklarında hala görülmeye devam etmiştir. Özellikle halk arasında, Maniheizm’e dair kalıntılar ve semboller zaman zaman İslam kültürü ile harmanlanarak, Türk kültüründe ve folklorunda varlık göstermiştir.

Maniheizm’in Etkileri ve Günümüzdeki Yeri

Günümüzde, Maniheizm dünya genelinde yaygın bir inanç sistemi olmamakla birlikte, tarihi açıdan oldukça önemli bir yer tutar. Özellikle Türkler arasında, Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan geniş bir coğrafyada, Maniheizm’in etkileri hala bazı yerel geleneklerde, inançlarda ve sanat eserlerinde izlenebilmektedir.

Maniheizm’in bıraktığı en büyük miraslardan biri, Türklerin farklı inanç sistemlerini birleştirme, zıtlıkları anlayışla karşılayabilme ve evrenin iki zıt güç arasındaki mücadelesini anlamaya yönelik bir bakış açısı geliştirmeleridir.

Sonuç

Maniheizm, Türkler arasında önemli bir inanç sistemi haline gelmiş, özellikle Uygurlar tarafından kabul edilmiştir. Türklerin Orta Asya’daki kültürel, sanatsal ve dini hayatında derin izler bırakan bu öğreti, zamanla yerini başka inanç sistemlerine bırakmış olsa da, Türk kültürünün bir parçası olarak izlerini sürdürmüştür. Bugün, Maniheizm, Türkler için hem bir tarihsel miras hem de kültürel bir öğreti olarak varlık göstermektedir.