semaver
New member
Dünya, katmanlardan oluşan bir soğan gibidir. Şimdiye kadar bilinen dört tane vardı: kabuk, manto, dış çekirdek ve iç çekirdek. Ancak, beşinci olabileceğine dair şüpheler vardı. Bu Salı, Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden (ANU) sismologlar tarafından yürütülen ve son 10 yılda meydana gelen 200’den fazla depremin analiz edildiği bir çalışma, durumun böyle olduğuna dair yeni kanıtlar sağladı. Vardıkları sonuca göre, (yaklaşık 2.500 km çapındaki) iç çekirdeğin içinde, 1.300 km çapında neredeyse saf demirden bir top vardır ve bu, ‘çekirdek içinde bir çekirdek’ olduğu teorisini doğrular.
Bilim adamları yıllardır bunun böyle olduğundan şüpheleniyor olsalar da, yeterince hassas sondaların veya Dünya’nın en iç çekirdeğinin içinden numuneler alabilen başka herhangi bir aracın olmaması doğrulamayı engellemişti. “İç çekirdeğin, yani en içteki iç çekirdeğin içinde bir iç metalik topun var olduğu hipotezi yaklaşık 20 yıl önce ortaya atılmıştı. ANU Yer Bilimleri Araştırma Okulu’nda bir sismolog ve çalışmanın baş yazarlarından biri olan Thanh-Son Phạm, “Şimdi bu hipotezi test etmek için başka bir kanıt dizisi sunuyoruz” dedi.
Bu olasılık ilk kez 2015 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Illinois ve Çin’deki Nanjing üniversitelerinden bir grup jeolog tarafından gündeme getirildi. Yeni kanıtlar, gezegenimizin nasıl oluştuğunu ve gelecekte nasıl gelişeceğini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. “Bu iç çekirdek, Dünya’nın evrimsel tarihinin bir zaman kapsülü gibidir: gezegenimizin geçmişindeki olaylara bir geçit görevi gören fosilleşmiş bir kayıttır. ANU’da profesör olan Hrvoje Tkalčić, yazarlardan bir diğeri, “Yüz milyonlarca ila milyarlarca yıl önce Dünya’da meydana gelen olaylar” dedi.
Phạm ve Tkalčić, Dünya’yı bir yandan diğer yana geçerken 200 depremin yarattığı sismik enerji dalgalarının farklı varış sürelerini ölçmek için mevcut sondalardan veri topladı. İlk kez, dalgaların gezegenin bir tarafından diğer tarafına beş defaya kadar sıçradığını gözlemlediler. Phạm, “Önceki çalışmalar yalnızca antipodal bir sıçramayı belgeledi,” dedi. “Bulgular heyecan verici çünkü Dünya’nın iç çekirdeğini ve en merkezi bölgesini araştırmak için yeni bir yol sağlıyorlar.”
Buna ek olarak, sismik dalgaların Dünya’nın iç çekirdek malzemesinden geçerken, geldikleri yöne bağlı olarak nasıl hızlanıp yavaşladıklarını açıklamak için kullanılan, Dünya’nın iç çekirdeğinin içini oluşturan demir-nikel alaşımının anizotropisini de incelediler. seyahat. Hipotezi, hızdaki bu değişikliğin, iç çekirdeğin çekirdeğindeki yüksek sıcaklık ve basınçlarda demir atomlarının farklı bir düzenlemesinden veya farklı bir kristal yapıdan kaynaklanabileceğidir.
Bu çalışma, başka bir bilim insanı ekibinin Dünya’nın çekirdeğinin yavaşladığını açıklamasından birkaç hafta sonra geliyor. Tkalčić’e göre, “gezegenimizin oluşumunun gizemini aydınlatabilecek birçok cevaplanmamış soru var.” Bu yeni araştırmanın gelecekteki çabaları, artık en içteki iç çekirdek ile iç çekirdeğin dış katmanı arasında meydana gelenleri karakterize etmeye odaklanacaktır.
Bilim adamları yıllardır bunun böyle olduğundan şüpheleniyor olsalar da, yeterince hassas sondaların veya Dünya’nın en iç çekirdeğinin içinden numuneler alabilen başka herhangi bir aracın olmaması doğrulamayı engellemişti. “İç çekirdeğin, yani en içteki iç çekirdeğin içinde bir iç metalik topun var olduğu hipotezi yaklaşık 20 yıl önce ortaya atılmıştı. ANU Yer Bilimleri Araştırma Okulu’nda bir sismolog ve çalışmanın baş yazarlarından biri olan Thanh-Son Phạm, “Şimdi bu hipotezi test etmek için başka bir kanıt dizisi sunuyoruz” dedi.
Bu olasılık ilk kez 2015 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Illinois ve Çin’deki Nanjing üniversitelerinden bir grup jeolog tarafından gündeme getirildi. Yeni kanıtlar, gezegenimizin nasıl oluştuğunu ve gelecekte nasıl gelişeceğini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. “Bu iç çekirdek, Dünya’nın evrimsel tarihinin bir zaman kapsülü gibidir: gezegenimizin geçmişindeki olaylara bir geçit görevi gören fosilleşmiş bir kayıttır. ANU’da profesör olan Hrvoje Tkalčić, yazarlardan bir diğeri, “Yüz milyonlarca ila milyarlarca yıl önce Dünya’da meydana gelen olaylar” dedi.
Phạm ve Tkalčić, Dünya’yı bir yandan diğer yana geçerken 200 depremin yarattığı sismik enerji dalgalarının farklı varış sürelerini ölçmek için mevcut sondalardan veri topladı. İlk kez, dalgaların gezegenin bir tarafından diğer tarafına beş defaya kadar sıçradığını gözlemlediler. Phạm, “Önceki çalışmalar yalnızca antipodal bir sıçramayı belgeledi,” dedi. “Bulgular heyecan verici çünkü Dünya’nın iç çekirdeğini ve en merkezi bölgesini araştırmak için yeni bir yol sağlıyorlar.”
Buna ek olarak, sismik dalgaların Dünya’nın iç çekirdek malzemesinden geçerken, geldikleri yöne bağlı olarak nasıl hızlanıp yavaşladıklarını açıklamak için kullanılan, Dünya’nın iç çekirdeğinin içini oluşturan demir-nikel alaşımının anizotropisini de incelediler. seyahat. Hipotezi, hızdaki bu değişikliğin, iç çekirdeğin çekirdeğindeki yüksek sıcaklık ve basınçlarda demir atomlarının farklı bir düzenlemesinden veya farklı bir kristal yapıdan kaynaklanabileceğidir.
Bu çalışma, başka bir bilim insanı ekibinin Dünya’nın çekirdeğinin yavaşladığını açıklamasından birkaç hafta sonra geliyor. Tkalčić’e göre, “gezegenimizin oluşumunun gizemini aydınlatabilecek birçok cevaplanmamış soru var.” Bu yeni araştırmanın gelecekteki çabaları, artık en içteki iç çekirdek ile iç çekirdeğin dış katmanı arasında meydana gelenleri karakterize etmeye odaklanacaktır.